Türk lirası, dolar karşısında son günlerde rekor düşük seviyelere kadar geriliyor. Bir türlü toparlanamayan Türk lirasının, değer kazanması için neler yapılabilir? Bu yazımda Türk lirasının yeniden yükselişe geçmesini sağlayacak etmenleri sizler için yazdım;
Hepimizin yakından takip ettiği üzere Türk lirasında görülen değer kayıpları son günlerde inanılmaz boyutlara gelmiş durumda.
2016 yılına dolar karşısında 2.92 liradan başlangıç gerçekleştiren Türk lirası, özellikle yılın son çeyreğinde dibi gördü. Yılın tamamlanmasına bir ay kadar bir süre kala Türk lirası, dolar karşısında yüzde 70 oranında değer kaybı yaşamış durumda. Bu vahim tablo ise yatırımcıları tedirgin etmeye fazlasıyla yetiyor…
Ekonomi yazarları genellikle
Türk lirasının dolar karşısında hangi oranda değer kayıpları yaşadığını ve yaşanan değer kayıplarının temel etmenlerini incelerler. Lakin bu yazımda eleştirmekten ziyade, Türk lirasının yeniden toparlanması adına alınması gereken önlemleri ve hayata geçirilmesi gereken hamleleri sizler için sıralayacağım.
TCMB’nin Faiz Artırımı TL’ye Neden Değer Kazandırmadı?
Türk lirasının değer kazanmasını sağlayacak temel etmenleri sıralamadan önce oldukça dikkat çekici bir noktaya değinmek istiyorum. Bilindiği üzere Türkiye ekonomisinde,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantıların aldığı faiz kararları, Türk lirasının önemli ölçüde değer kazanmasını sağlardı. Bugüne kadar gerekli incelemeleri yaptığınız taktirde sizler de bu durumu açıkça görebilirsiniz. Örnek verecek olursak; TCMB’nin 2016 Ekim toplantısında faiz artırımını pas geçmesinin ardından Dolar/TL paritesinin 3.05 seviyelerine kadar gerilediğini ve bu doğrultuda Türk lirasının, dolar karşısında yaşadığı değer kazanımını görebilirsiniz.
Lakin geçen hafta içerisinde TCMB’den gelen faiz artırım kararı maalesef Türk lirasının yukarı yönlü hareket etmesini sağlamadı. Böylelikle artık TCMB’nin Türk lirasına merhem olmadığını görebiliyoruz. Tabi ki mevcut konjonktürün bu denli değişmesindeki birçok etmen bulunuyor. Ancak sağlıklı bir tahlil sonucunda karşımıza; yurt dışı etmenlerin yani
ABD Merkez Bankası (FED) baskısının çıktığını görebiliyoruz. Bu doğrultuda TCMB’nin, Türk lirasına değer kazandırma potansiyelini mevcut şartlar içerisinde yitirdiğini söylebiliriz…
AB İlişkileri Türkiye Ekonomisini Olumsuz Etkiliyor
Yurt dışı etmenlerin giderek artmaya başladığı bu günlerde Türkiye’nin dış politika tercihleri de ekonominin seyrinde belirleyici bir rol oynuyor. Suriye meselesi ve göçmen krizinin devam ettiği konjonktür içerisinde
Avrupa Birliği (AB) ile iplerin iyiden iyiye gerilmesi, Türk varlıklarının dibe çekilmesine neden oluyor. Örneğin hafta içerisindeki TCMB toplantısında faiz artırım kararının ardından kısa vadeli gerileyen Dolar/TL paritesi,
Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) gelen negatif açıklamaların baskısı altında kalmış ve yeni bir rekor kırmıştı. Böylelikle akıllara; “
Türkiye ekonomisi patlamak üzere mi?” sorusu gelmişti.
Kısacası Türkiye’nin AB ile ilişkilerini çıkmaza sokması, mevcut şartlar içerisinde ekonominin negatif yönde etkilenmesine neden oluyor. Bu doğrultuda, yükselen dolar baskısı ile maalesef birçok ürüne zam geliyor ve vatandaş olumsuz etkileniyor. Türkiye’nin
idam tartışmalarını bir kenara bırakıp, AB ile olumlu ilişkilerini geliştirme yolunda adımlar atması ile ekonomi bir miktar olumlu seyredebilir.
OHAL Ekonomiyi Olumsuz Etkiliyor mu?
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin ardından, Türkiye’de belirli bir zorunluluktan dolayı OHAL kararı alınmıştı. Özellikle devletin kritik kurumlarında yuvalanan terör örgütü mensuplarının tasfiye sürecinin yürütüldüğü
OHAL operasyonları, ekonomiyi negatif yönde etkiliyor. Hatırlanacağı üzere Temmuz ayında alınan OHAL kararından yaklaşık yarım saat sonra Türk lirası, dolar karşısında 3.09 seviyelerine kadar gerilemiş ve
rekor kırmıştı.
İlerleyen süreçte de OHAL’in devam etmesi, Türkiye’nin siyasi görünümde çatlakların bulunduğu algısını uyandırmaya yetiyor. Yurt içinde tepki almasa bile OHAL süreci, yurt dışındaki yatırımcıların algısını kesinlikle negatif yönde etkiliyor. Son aylarda Türkiye’nin
döviz hacmine bakarak bile bu tezin ne denli doğru olduğunu görmemiz mümkün. Bu doğrultuda Türkiye’nin OHAL sürecini daha fazla uzatmadan bir önce sonlandırması, Türk varlıklarının yukarı yönlü seyrini desteklemek adına olumlu bir hamle olarak algılanacaktır.
Yazımın içeriğinde de belirttiğim üzere, Türk lirasının negatif yönlü seyrinde yurt dışı etmenlerin rolü büyük. Zira dolar endeksinin küresel çaplı yükselişi karşısında hem gelişen hem de gelişmekte olan ülke para birimlerinde yaşanan değer kayıpları bunun açık bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Lakin tüm bunların yanı sıra OHAL,
AB ilişkileri gibi belirleyici etmenler ise Türk lirasının,
dolar karşısında tarihin en düşük seviyelerine kadar gerilemesine neden olan azımsanamayacak etmenlerdir. Bu doğrultuda OHAL’in kısa süre içerisinde sonlandırılması ve AB ile müzakere sürecinin yeniden başlaması Türk lirasını, Aralık ayında gerçekleşecek olan olası
FED hamlesine karşı güçlü durmasını sağlayabilir…